XIX. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNDE AFYONKARAHİSAR’DA GAYRİMÜSLİMLER,(1) isimli yayımlanmamış tarih tezini okurken ilginç bir hatıraya rastladım. Onu paylaşmak istiyorum.
Yazar, Ömer Fevzi Atabek’ten naklettiği hatıraya göre, 1894’te Afyonkarahisar’da üç Ermeni kızı Müslümanlıklarını ilan ederler. Ailelerinin, buna razı gelmemesi üzerine, bir Müslüman ailenin yanına sığınırlar. Durum, dönemin kadısına intikal eder. Kadı, durumu papaza havale ederek, kızlara dini telkinde bulunulmasını ister. Papaz dini telkinde bulunur, hatta altın vaad eder. Kızlardan ikisi din değiştirmekten vazgeçer. Bunlardan sadece biri kararından dönmez. Bu, Güllü’dür.
Güllü, Müslüman olur ve Zehra adını alır.
Önceden sevdiği, aşık olduğu öksüz büyümüş bir Türk olan Ali ile evlenir.
Afyon halkı, bunlara gösterişli bir düğün tertip eder. Bir ev ve bir dükkan hediye edilir.
İlginç olan, günün kadısının “hadi ulen bunlar Müslüman olmuş, size ne!” dememesidir.
Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü, başka dinlere karşı saygılı oluşu, asla ırkçı olmaması, onu değiştirmemiş, geliştirmiştir.
Yoksa bu millet, asırlarca dünyaya nasıl hükmederdi?