Bir satır yazı, bir fotoğraf, otuz saniyelik bir görüntü, hayatınızı kaydırabilir. Nerede? Bizim ülkemizde. Hani tartışmaya niyetim yok! Ülkemiz iyice birbirimizle zıtlaştığımız arenalar hâline gelmeye başladı. Bilek güreşi yapılıyor ama, kim kiminle güreşiyor, kurallara uyan var mı o da belli değil. Sakin bir günümüz yok. O yüzden dünyadan da haberimiz yok.
İngiltere, tuzluktaki delik sayısının azaltılırsa, daha sağlıklı olacağız gibi tartışmaları yaşıyormuş. İsveç, anasınıfında yapılan bir doğum günü partisine çağrılmayan çocuğun durumuyla kaynıyormuş.
Bizde hergün trafik kazası, cinayet, yolsuzluk haberleri… Alışmışız artık bu haberlere bizleri etkilemiyor bile. İnsanlığımızı mı kaybettik. Kendimizden iyice uzaklaştık mı? N’oldu bize?
Bu ülkede bir zamanlar, bir ucundan diğer ucuna burnunuz bile kanamadan yolculuk yapabilirdiniz. Üstelik hiç para bile ödemeden üç güne kadar hanlarda misafir edilir, karnınızı doyurabilirdiniz. Şimdi gece saat 22.30’dan sonra insanlar sokağa çıkmıyor artık. Sokaklara kimin hâkim olduğu belli değil. Hepimiz kaygılıyız, tedirginiz. Yarın ne olacak? Hepimiz elektriğe gelen zammı unuttuk. Ekmek epeydir zamlı zaten. Memur aldığıyla ancak karnını doyurabiliyor. Yarından emîn değil. İşçi de öyle. Köylü, ekini tarlada kaldı ve borçlu.
Başkalarının bizim aramızı bozmak için gayret göstermesine gerek yok. Zaten biz komşuluğu unutmuşuz, büyüğe saygıyı kaybetmişiz. Sinirlerimize hâkim olamıyoruz artık.
Galiba suçu başka yerlerde aramak yerine kendimizde arasak, çözüm yolunu kendi kendimize bulsak, ne iyi olurdu. Ben herşeye rağmen iyimserim. Mutlaka bir çıkar yol bulacağız.