“Güvensizlik” bu çağın hastalıklarından bir tanesi. Modern çağ insanlar arasındaki ilişkileri de belirliyor. İnsanlar birbirlerine olan güvenleri ya hemşehrilik bağlamında yahut da siyasî görüşleri açısından bakmak istiyor, bireyin tek başınalığı yetmiyor.
Mahallinde yani yaşadığı bölgede bile insanlar sadece televizyonun veyahut internetin bilgi bombardımanı altında değil. “Çevresel” faktörler bile onun insanlara olan bakış açısını etkileyebiliyor. Grup içinde grup olan “klikleşme” bazen insani değerlerin bile önüne geçiyor. Birlikte varolmak, birlikte yürümek gibi kavramlar alaşağı ediliyor. Bir toplulukta örneğin on kişi varsa mutlaka bu grupta iki klik bulunuyor. Kliklerse gruplardaki toplumsallaşmayı ve de birlikteliği sekteye uğrattığını hemen söylemek gerek.
Sosyal gruplar biz beğensek veya beğenmesek bile topluma birşeyler katıyor. Kliklerse tanınmış ya da bazı fikirleriyle ön plana çıkmış kişileri ön plana çıkarma kaygısı taşıdığından hep marjinal kalıyor. Grupların da bölünmesine sebep oluyor. Grup içinde güvensizliğe sebep oluyor.
İş hayatında bunun çokça örneklerini görüyoruz. Güven(e)memek veya güvensizlik, kliklerin etkin rol almasıyla aynen bir virüs gibi yayılarak grubu etkisiz hale getiriyor. Sonra kendi çıkardıkları dedikodulara kendileri de inanarak grubun çalışma düzeninin de tamamen bozulup dağıldığını görüyorsunuz.