“Oruçluya altın öğütler”
Eskiden beri Ramazan bizim kültürümüzde yardımlaşmanın da başlangıç ayı olarak bilinir. Fazla da abartmadan yapılan yardımlaşmalardan umulan toplumsal birlik ve beraberliğin pekiştirilmesidir.
Günümüzde ise yardımlaşmanın garibandan alıp tekrar gariban vatandaşa dağıtılması olarak görmekteyiz. Nedense, ya biz göremiyoruz, ya onlar tatile çıktılar, zenginlerimiz ortada yok.
Geçenlerde Fuar’ı gezerken yardım derneklerinin de standları vardı. Hayır hasenatın böyle organize şekilde yapılması elbette güzel bir şey. Ancak, bu kadar çok yardım derneklerinin olması fuarlarda bile stand açmaları ilgi çekici. Ya iyice fakirleştik ya da Afyonlu olarak iyice yardımsever olduk.
Herkesin yaşadığımız günlerin anlamını bilerek ona uygun davranarak yaşaması dileğiyle.
“Perşembe Pazarı”
Fotoröportaj çalışması bu. Bana ilginç geldi. Sesle fotoğrafı birleştirmişler, ortaya mükemmel bir çalışma çıkmış. Seyret seyret doyamıyor insan.
Dizüstü bilgisayar almadan önce…
Kullanıcıların son dönemdeki eğilimleri evlerdeki masüstü bilgisayarlardan kurtulmak. Masaüstü bilgisayarlar artık ofislerde bile kullanılmıyor. (Bu nedenle fiyatları bir hayli düşecek, çünkü satış yok!)
Masaüstü bilgisayarlarır evlerde epeyce yer kaplaması kurtulmak için en büyük neden. İkincisi ise arızalandığında servise götür-getir problemi…
Yukardaki sebeblerden insanlar dizüstü bilgisayarlara daha çok yöneldi. Taşıması kolay ve hafif. Evde istediğiniz bir odadan kablosuz modem yardımıyla internete girebilirsiniz. Üstelik fiyatları da eskiye oranla epeyce düştü.
Kampanyalar başladığında da hemen bilgisayar almayın. Firmalar birbirine yakın model ve fiyat seçenekleri sunuyor. Muhtemelen kafanız karışacak. Zaten onlarında istediği bu. Size en uygununu bulmak için mutlaka sakin bir gününüzde fiyatları kontrol edin. Teslim tarihi, hediyesi, garanti süresi, işlemci tipi… gibi seçeneklere dikkat etmelisiniz. Ne hikmetse KDV dahil değildir ve fiyatlar size cazip gelebilir.
Bizce fiyatlar daha da düşmeli. Firmalar daha insaflı kampanyalar üretmeli. “Daha çok kazanayım” kampanyasından çok “Daha çok satayım” kampanyaları daha ideal gibi gözüküyor.
Evet, biraz daha bekleyelim ve fiyatları görelim bakalım.
“Su”dan konular
Çocukluğumuzda büyüklerimiz çeşmeye yönelince “Yavaş aç üstün ıslanmasın” dediklerini hatırlıyorum. Bu suyun kuvvetli aktığı anlamına geliyordu. Bugünse biz çocuklarımıza, “Su boşa akmasın çeşmeyi kapatın” diyoruz.
Nüfus çoğalmış, her tarafa evler yapılmış ve neredeyse her evin önünde bir arabanın bulunduğu bir şehir hâline gelmiş. Yeşillikten yoksun, şehirleşmenin olmadığı bir büyük köy olmuş. Gerçekleri saklamanın bir anlamı yok. Hepimizin bununla yüzleşmesi gerekiyor.
Geçen hafta İstanbul’a giderken otobüsle Kütahya’dan geçiyorduk. Sakin, kendi hâlinde, pırıl pırıl bir şehir. Kıskandım doğrusu.
Sadece şehri “şehir” yapmak yetmiyor. İnsanları da şehirlileştirmek gerekiyor. Üniversite’nin olması, kafelerin ağzına kadar dolması, büyük markaların “Afyon’un dışında şube açmaları” bu işe yetmiyor. Neon ışıklı, beş yıldızlı otellerin olması da bu işe yeterli değil. Yemek yerken gözünüzün içine bakan, kapıda, “Buyur bilader” diyen elemanlarla bu iş nereye kadar sürer düşünmek gerek.
Bugün Fuar’ı gezerken daha iyi anladım ki biz, büyük bir köyde yaşıyoruz aslında. Fuar boyunca sonuna kadar açılmış müzik, standların arkasında öylesine elektrik kabloları yerlerde.. Yürürken yanınızdakinin konuşmasını bile duyamıyorsunuz müzik yayınlarından..