Windows’a elveda demeden önce…
Bilgisayarımı atayım mı, satayım mı dediğim günlerde elime geçen bir Linux cd’sini bilgisayarıma kurmayı başaramadım. Kasayı kucaklayıp doğru formatçı bilgisayarcılara koşmuştum. Gene Windows’a kalmıştık. Mavi ekran, restart, virüs… Uğraş bakalım… Üstelik, sık sık internetten düşmeler, yani meşhur ‘hattan düştüm’ muhabbetleri..
Bir yıl kadar gene bu şekilde Windows’un ömür törpüsü ekranına kalmıştık. Tatsız tuzsuz bir bilgisayar hayatı, sürekli bilgisayarla mücadele halinde geçiyordu günler.. Virüsler, nereden geldiği belli olmayan yığınla mailler…
Gazete bayiinden aldığım bir bilgisayar dergisi, Pardus cd’si vermişti. Bir kenara koymuş, Linux zor be bilader, kodlarla uğraş, siyah ekran.. demeye başlamıştım. Dememe kalmadı, bizim Windows kendi kendini kapatmaya, mavi ekran, siyah ekran, bulanıp durmaya başlamıştı, baktım artık olmuyor, ya Allah deyip bir köşeye attığım Pardus cdsini buldum. Cd sürücüye koydum, bilgisayarı cd’den başlatacak şekilde ayarladım (bunu da bilmiyordum, artık Window çökmüştü, başka çarem de yoktu, sınama yanılma…).
Linux’a Merhaba!
Pardus kurulum ekranı karşıma geldi. Yarabbim, Windows’tan kurtuluyordum artık. Ekrandaki yönergeleri takip ettim. Bilgisayarım Windows yüzünden ihtiyarlamıştı. Yarım saat sonra, kurulum tamamlandı. En son aşamaya gelmiştim. Eğer burada bir yanlışlık yaparsam Linux hayalim de suya düşecekti.
Ekranda soruyordu, MBR’ye mi kurayım, tavsiye edilen, şeklinde, gibi birşey yazıyordu. Bismillah deyip, ‘Tamam’ı tıkladım. Tebrikler yazısı çıktı, cd kendiliğinden dışarı çıktı. Bilgisayarı yeniden başlat diye bir yazı. Doğrusu yeniden başlatmaya da korkuyordum, daha önceki gibi, siyah ekran karşıma çıkarsa bu defa Tübitak’a da güvenim sarsılacaktı. “Bizimkiler yapamıyor yav”, diyecektim ben de.
Neyse, korkunun ecele faydası yoktur, benim de eski bilgisayarımı ayağa kaldırmam lâzım, yeniden başlattık. Güzelim Pardus karşımdaydı işte. Nasıl sevindiğimi anlatamam.
Linux eski yeni her bilgisayara kurulabilir
Bilgisayarım kendine gelmiş, hızı artmış, zırlaması kesilmişti. Pardus’de herşey bedava idi. Ofis programları, anlık mesajlaşma, web tasarım, ftp ve daha neler, neler… Üstelik mail grubundan 24 saat teknik destek de alabiliyordunuz.
Geçen yılın Şubat ayından bu yana Pardus kullandım. Bir yılı doldurduktan sonra diğer Linux sürümlerini de denemeye başladım. Ubuntu’dan cd temin ederek, ilk defa Pardus’den sonra Ubuntu’yu kurdum. Sonrası geldi… Kubuntu, Edubuntu…
En son PclinuxOs kullanıyorum Ubuntu’yla beraber. Ha, unutmadan, benim eski bilgisayarıma tam üç tane Linux kurulabiliyor, Windows’u kaldıramayan bilgisayarım hiç sesini çıkartmadan üç Linux’a evet diyor. Varın gerisini siz düşünün artık.
Linux kullanmaya başladıktan sonra interneti daha anlamlı kullanmaya başladığımı fark ettim. Örneğin blog yazmaya başladım, blog okumaya başladım, blogları takip ediyorum. Web 2.0kavramını öğrendim.
Bir tek mesajlaşma programıyla bütün e-mallerimi kontrol edebiliyorum ve mesajlaşabiliyorum.
Linux korkulacak bir işletim sistemi değil. Bunu bilin bence yeter.